Siyasal partileri bir bütünlük içerisinde değerlendirmekle beraber, böyle etkili ve güçlü organizasyonlar gerekli olan unsurların varlığı ile açıklanabilir. Böyle bir yapının faaliyetlerini yürütebilmesi için yetki ve sorumlulukların teamül veya hukuk kurallarına bağlı bir örgüt yapısının olması zaruridir. Günümüzde siyasal partilerin teşkilatlanmalarının seçim öncesi, sonrası ve seçim günü olmak üzere yerine getirmiş olduğu işlevin partinin başarası bakımından yeri doldurulmayacak en büyük beşeri harekettir. Duverger parti örgütünün kendine has bir yapısının olması gerekliliği üzerinde durmuş ve partilerin yapısı bakımından bu örgütlenme şekillerini sınıflandırmıştır. Bunlar komite, ocak, milis ve hücre tipi örgütlenme şekilleridir. (Duverger, 1993: 52)
Parti örgütünün ciddiyetini gösterir başka bir hususta parti disiplinidir. Toplumsal ortak ideallerin yerine getirilmesinde birincil öncelik budur, bireysel olarak düşünülen şahsi tatmin ve ilkelere rağmen itiraz niteliğindeki aykırı fikirler bu kavram içerisinde çözümlenir. Parti içi demokrasi anlayışı ise daha farklıdır, bireyler farklı düşüncelerini beyan etmek ve bunları savunmak noktasında demokratik sistemin bir gereği olarak tamamıyla özgürdürler. “Parti içi demokrasiyi etkileyen değişkenler olarak siyasi kültür ve kurumsallaşma düzeyi, baskı grupları ve kamuoyu, hükümet ve seçim sistemi, yönetsel yapı, bürokrasi, ekonomik ve sosyal yapı da kabul edilmektedir.” (Yanık, Özcan, 2007: 175–180) Bu iki kavram arasındaki parti içi yönetim anlayışı bakımından, günümüzdeki siyasi partiler bakış açısıyla, CHP’nin birliktelikten çok disiplinsiz bir görünüm çizdiği, MHP’nin ise bireysel fikirlerin arka planda kaldığı, katı disipliner anlayış sergilediği ve Ak Parti’nin ise bu iki kavram arasında dengede olduğu görülür. Bu dengenin taraflı tarafsız herkesin kabul ettiği en iyi teşkilat yapısının Ak Parti’de oluşmasında ve bunu sürekli geliştirmesinde çok büyük rolü vardır. “Yasama tutarlılığı, parti disiplini, hizipleşme, bu üç ölçüt açısından bakıldığında, bir parti ne kadar çok yasama tutarlılığına sahipse, ne kadar çok disiplinliyse ve ne kadar az hiziplere sahipse, o kadar davranış birliği içindedir denebilir.” (Sarıbay, 2001: 167) Bu hususun seçmen davranışlarına da etkisi büyüktür. Seçmen parti içinde kaosun olmasını istememekle beraber, tek tip davranan parti yöneticilerine de sempatiyle bakmamaktadır.
2014 yerel seçimlerinde Ak Parti tarafından yapılan seçim kampanyasının düşünsel, stratejik ve bütünsel olarak çok iyi planlandığını söylemek gerekir. Propaganda ve seçim kampanyalarının kapsam bakımından geniş kitleleri hedef konusu seçme, buna göre kullanılacak malzemelerin çeşitlilik ve nicelik arz etmesi ve uygulanabilirliği karşısındaki zorunluluklardan dolayı çok ciddi bir faaliyetler zinciri olduğu üzerinde durmuştuk. Bu kampanyanın Ak Parti teşkilat ve kadrolarınca mükemmele yakın bir şekilde gerçekleştirilmiş olması kampanyanın niteliğini ve başarısını daha da artırmaktadır. Ak Partinin seçim kampanyalarının her defasında gelişerek daha iyi sonuçlar verdiğini ve yapılan kampanyaların seçmen tarafından da beğenildiğini söylemek gerekir.
Partilerin seçim kampanyalarını beğeniyor musunuz?(%)
Muhalefet partilerinin seçim kampanyalarının sadece 17 Aralık soruşturması üzerinden kurgulanması bu kampanyaların dar ve etkisiz olmasını sağlamıştır. Seçmen muhalefet partilerinin diğer politik ve ekonomik konulardaki düşüncelerini öğrenememiş ve bu partilerle ilişki kuramamıştır. Oysa muhalefet partilerinin dış ilişkilerinden, büyük sermayedarlardan, cemaatten ve özellikle medya şirketlerinden almış oldukları destekle seçim kampanyalarını yürütecek gerekli insan gücü, sermaye, araç, yetenek, medya gibi çok büyük imkânlarının olduğu bilinmektedir. Buna rağmen bu başarısız seçim kampanyasının öncelikle iyi planlanmadığı ve muhalefet partileri teşkilatlarınca da iyi yürütülemediğini söylemek gerekir. Bu kampanyanın içerisinde yer alan sermaye grupları ve medya şirketlerinin yalnızca üzerlerine düşen görevi yerine getirdiğini görmek gerekir.